Her yere yetişememekten yorgunum. Bugün var olduğunu bilmem yetmiyor. Seni istiyorum; etinle, kemiğinle her yerinle seni. Dokunmalıyım sana. Dokunmasam çıldıracağım. Gel kucağına al beni saçlarımı okşarken. Evimize götür kitaplarla dağınık. Uyut dizinde. Dudaklarınla böl uykumu sonra. Sonra seviş benimle; gebermeliyim aşktan, coşkudan.
Insanlar dayanılmaz derecede mantıklı yaşıyorlar. Hiç bir çılgınlığa yer vermiyorlar yaşamlarında. En mantıksız evliliği mantık evliliği adına yapıyorlar örneğin. Yeni bir çöl bulan ya da arayan Mecnun’dan söz eden yok. Oysa ki onca Mecnun var dağlarda. Ne medyaya sığıyorlar ne masallara… Her biri bir masal. Tüm bunları bir saldırı gibi alıyorum sevdamıza. Ve hiç bir yılgınlığı barındırmıyor olmam direnci ve kavgayı yeşilliyor içimde . Savaşıyor olmak direngen bir var olmanın göstergesi sayılabilse de yine de bir yanım eksik ve yetişemiyorum kendime de.
Bugün bulduğumu yarın yıkıyorum. Seni de çoğaltıyorum kaçınılmaz olarak. Sonsuzlaşıyorsun. Ulaşamıyorum. Seni ben mi yaratıyorum yoksa? Bu ürkütüyor beni. Kendi yarattığına sevdalanmak çok sağlıklı gelmiyor bana. Yooo seni ben yaratmadım. Sen vardın ve kendini kutupladın sıradanlıklardan.
Ve sen bir gün kapımı çaldığında veya ben bulduğumda seni bütün yolların tıkandığı yerde ateşler yakacağım.
Gel sokul yanıma. Sonsuza dek konuşalım sonra.
Kutubum ol sevişmelerde.
11 comments
Comments feed for this article
February 16, 2011 at 8:17 am
Ebru
Böyle sevilmeli/sevmeli insan. Ürkmeli hissettiklerinden. Sığmamalı hiçbir tanıma. Her sabah korkuya uyanmalı ‘ya yoksan aslında’ diye.
February 16, 2011 at 7:15 pm
Çölünü Arayan Mecnun
Ne ilginc bizim kulturun aska bakisi. Boyle bir asktan bati kulturundeki birilerine soz etseniz kesinlikle sizden urker ve kacar… 🙂
February 16, 2011 at 9:46 am
Kaygili
Her sabah ya yoksa diye uyanilir mi sahi? Yok o ask baska bir seye donusur. Katilmiyorum…
February 16, 2011 at 7:13 pm
Çölünü Arayan Mecnun
Belki kulaga hos gelmiyor ama aslinda hic bir seyin garantisi yok. Askin da. bir sabah hersey degismis olabiliyor askda.
February 16, 2011 at 1:51 pm
zihni
çılgınlıklar fırtınaya benzer, ara vermezse, yerinden sökmeyeceği bir yerleşke olmaz. aşk için fırtınya da kesinlikle gerek var. öyle olmasaydı, yüksek tepelerde çiçek tozlaşması olur muydu. tozlama, içinde aşkın meyvesini taşır da ondan.
başlarken değil belki am, devam ederken-aralarda mantığa kesinlikle ihtiyaç var. tuğlanın harcı gibi… yoksa, uzayın sonsuzluğuna uçan aşklar da bedenlerde, ilk atmosferde parçalanmaya gebedir.
February 16, 2011 at 7:12 pm
Çölünü Arayan Mecnun
Sanki firtina ve cilginlik ask icin gerekli bir kosul gibi geliyor bana. En azindan baslangic icin. Sonrasi askin yine asktan beslenen baska bir seye donusmesi evrilmesi sanki…
February 17, 2011 at 2:36 am
Ebru
Uyanılır tabi. Hatta yan yana uyurken bile bakar ve ‘ya yoksa cidden’ dersin.
February 17, 2011 at 4:13 am
zihni
“Sonrası asktan beslenen baska bir seye DÖNÜŞMESİ evrilmesi”
çok güzel açıklayıcı bir cümle ve ip ucu olmuş:)
biraz daha açacak olursak,
buradaki gibi olacaktır. Çünkü çılgınlık fırtınası dinmeye beşladığında, sisler dağılmaya başladığında, gerçekler daha duru görünmüştür artık.
ve kaynağı
burada
February 17, 2011 at 11:25 pm
Çölünü Arayan Mecnun
Sagolun siirinizi paylastiginiz icin. Yele giden utopya sevda oyle mi? Hic oyle dusunmemistim… Ama sevgi ve sevdanin birlikteligi cok onemli….
March 1, 2011 at 6:06 pm
Ateş Hırsızı
Fiziksel bir olay var ortada…nihayeti atomlardan oluşuyoruz biz de…insan dediğin bir doğa olayından başka birşey değil, diğer doğa olayları gibi…tüm duygusal, zihinsel, bilinçsel şeyler, türümüzü sürdürebilmek için ihtiyaç duyduğumuz yanılsamalardan ibaret olmalı. ama sen yine de aşka inan, benim gibi herşeye fiziksel bakmaya başlarsan, sokaktaki insanlara bile “ulan bunlar aslında göründükleri gibi değiller, etrafa yaydıkları fotonların gözlerimdeki sinirler yoluyla…” diye başlayan sayıklamalarla cebelleşmek zorunda kalırsın…haydi hayırlısı
March 1, 2011 at 7:14 pm
Çölünü Arayan Mecnun
Ates Hirsizi cok sagol… 🙂
ulan bunlar aslında göründükleri gibi değiller, etrafa yaydıkları fotonların gözlerimdeki sinirler yoluyla
Hernekadar su tamamlanmamis cumlendeki zekayi sevsem de ben senin dunyada yapmama herhalde…